Bir çocuğa “Beş dakika sonra çıkacağız” dediğinizde, onlar sanki beş saat dediğinizi söyler gibi iç çekiyorlar. Gözlerinizi kırpıyorsunuz ve o, Salı’dan beri bir santim uzamış. Bir şekilde, zaman onlar için aynı şekilde işlemiyor gibi görünüyor. Bu sadece hayal değil. Çocuklar ve yetişkinler gerçekten zaman deneyimlerini farklı yaşarlar. Ve hayır, bu jet lag meselesi değil. Bu bir beyin meselesi.
Algı Farkı Erken Başlar
Çocuklar için zaman uzar. Bir hafta sonsuz gibi gelir. 10 dakika beklemek dayanılmaz olur. Bu, sabırsız oldukları için değil. Beyinleri daha fazla fark etmeye programlanmıştır ve henüz zamanı perspektife koyacak kadar uzun yaşamamışlardır.
Beş yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 20’sidir. Bu büyük bir oran. 40 yaşındaki biri için ise sadece yüzde 2.5. Karşılaştırıldığında daha hızlı geçer. “Yakında” ve “sonra” kavramları tamamen farklı iç saatlerine göre işler.
Beyinler Büyür ve Zaman Algısı da Gelişir
Çocukların beyinleri hâlâ zaman işleme araçlarını geliştiriyor. Daha çok an içinde yaşarlar, planlama veya zamanı soyut terimlerle ölçme konusunda daha az vurgu yaparlar. Genç çocuklar, önlerinde olanlara odaklanır. Gelecekteki randevuları veya verimli olma çabasıyla uğraşmazlar.
Bu odaklanma her şeyi daha yoğun hale getirir. Salıncağa sırayla binmek için beklemek sonsuz gibi gelebilir. Oysa, bloklarla bir saatlik bir oyun anında kaybolur. İç saatleri, sayılardan çok duygulara ayarlanmıştır.
Yenilik Zamanı Yavaşlatır
Çocuklar, yetişkinlerin bir ayda deneyimlediğinden daha fazla yeni şey yaşarlar. Yeni sesler. Yeni kelimeler. Yeni kurallar. Beyinleri bunların hepsini anlamaya çalışırken, bu çaba zaman algılarını yavaşlatır.
Bu yüzden erken anılar çok uzun gibi gelir. Günler ilklerle doludur. Yaşlandıkça, daha fazla gün birbirine karışır. Daha az sürpriz. Daha az yenilik. Zaman hızlanır ya da en azından öyle görünür.
Yetişkinler Daha Hızlı Döngüde Yaşar
Çoğu yetişkin rutinlerle yaşar. Kalk, çalış, tekrar et. Bu verimlilik, yoğun programlarımızı yönetmemize yardımcı olur, ama aynı zamanda zaman hafızamızı sıkıştırır. Haftalar, pek bir şey olmadan geçip gider.
İşte çocuklar genellikle hayatı daha yavaş bir tempoda deneyimler. Zaman algıları daha dokulu. Daha renkli. Daha çok an saklamaya değer. Bu yüzden okul yılları, çalışma yıllarından daha uzun gelir.
Neden Yaşlara Göre Zaman Farklı Hissedilir
- Çocukların daha az referans noktası vardır, bu yüzden yeni zaman birimleri daha büyük gelir
- Daha fazla detay fark ederler, bu da deneyimlerini yavaşlatır
- Oyun ve hayal gücü, dakika ve saat algılarını bozar
- Sıkılma veya heyecan gibi duygular, zamanı uzatır veya kısaltır
- Henüz zamanı ölçmeyi ve yönetmeyi öğreniyorlar
Bu sadece dikkat süresiyle ilgili değil. Zamanın deneyim, duygu ve hafıza aracılığıyla nasıl şekillendiğiyle ilgilidir.
Çocuklara (ve Yetişkinlere) Ortak Noktada Buluşma
Yetişkinler, çocukların zamanı anlamaması konusunda genellikle hayal kırıklığına uğrar. Ama eğer hızlı ve verimli saatinizle, bir bebek zamanında biriyle konuşuyorsanız, uyumsuz sonuçlar alırsınız.
“On dakika daha” demek yerine, olayları göstergeler olarak kullanın: “Bir kitap daha sonra eve gideriz.” Bu, zamanı sayılara değil, deneyime bağlar. Onların anlaması daha kolaydır.
Yetişkinler için de tersine, zamanın akıp gittiği hissediliyorsa, yeni bir şeyler ekleyin. Küçük değişiklikler bile algınızı genişletebilir. Yeni bir yemek pişirin. Yeni bir rota deneyin. Bir süredir görüşmediğiniz birini arayın. Bu, çocukların sürekli deneyimlediği yenilik türünü yeniden tanıtmaktır.
İki Saat Birbirinden Öğrenebilir
Çocuklar ayrı bir zaman diliminde yaşamazlar. Ama beyinleri farklı çalışır. Oyun, varlık ve merakla zamanı uzatırlar. Yetişkinler rutin ve odaklanmayla zamanı küçültürler.
Hayatın biraz daha dolu hissetmesini istiyorsanız, bir günün yeterince büyük olduğu bir dünyayı gören biriyle daha fazla zaman geçirin. Onların merak duygusunu ödünç alın. Dakikaları bütün maceralara dönüştürmelerini izleyin. Belki de kendi saatiniz biraz yavaşlamaya başlar.