Geçtiğini hissettiğinizde geçer. Doğum günleri, toplantılar ve gün batımlarıyla sayarsınız. Ama zaman tam olarak nedir? Hareket ettiğimiz bir şey mi yoksa hayatı anlamlandırmak için uydurduğumuz bir şey mi? Cevap ortasında bir yerde. Zaman günlerimizi yönetir, ama ona dokunamayız. Her yerde ve hiçbir yerde aynı anda var olur.
Sadece Saatler ve Takvimlerden Daha Fazlası
Zamanı genellikle saatin takip ettiği şey olarak düşünürüz. Ama sayılar ve dakikalar olmadan önce, zaman sadece değişim hissiydi. Gün geceye dönerdi. Mevsimler gelir ve geçerdi. İnsanlar zamanı hissetmek için gölgeleri, yıldızları ve gelgitleri kullanırdı. Tıkırtılı eller yoktu. Sadece ritim vardı.
Hatta şimdi bile, bedenlerimiz makineler olmadan zamanı tutar. Uyanırız, yeriz, uyuruz, tekrar ederiz. Bu bizim içimize işlemiş durumda. Ama tanımlamak, yaşamak kadar kolay değil.
Zamanın Fizikleri
Bilimde, zaman bir boyuttur. Yükseklik, genişlik ve derinlik gibi, zaman da evrenin dokusunun bir parçasıdır. İster istemez onun içinden hareket edersiniz. Fizikte, olayların nasıl değiştiğini tanımlamaya yardımcı olur. Zaman yoksa, hareket de yoktur.
Einstein, zamanın sabit olmadığını gösterdi. Hız ve yerçekimine bağlı olarak genişleyip daralabilir. Bir dağın tepesindeki saat, deniz seviyesindekinden daha hızlı tıklar. Astronotlar, Dünya'da olduğumuzdan biraz daha yavaş yaşlanır. Zaman bükülür, ama asla kırılmaz.
Zamanı Neden Bu Şekilde Ölçüyoruz?
İnsanlar, zamanı düzeni sağlamak için saniye, dakika ve saatlere bölmüşlerdir. Doğa bize döngüler verir. Biz de bunları sayılarla doldurduk. Bu seçimlerin çoğu binlerce yıl öncesine dayanır.
Kullandık:
- Eski Mısır astronomisinden 24 saatlik gün
- Babil matematiğinden 60 dakika/saat
- Dünyanın yörüngesine dayanan 365 gün/yıl
- Kalan kesirleri düzeltmek için artık yıllar
- Güneşle uyum sağlamak için zaman dilimleri
Bu, kısmen bilim, kısmen alışkanlık ve kısmen de kolaylık meselesidir. Sistemi, gökyüzünün zaten yaptığıyla uyumlu hale getirmek için kurduk.
İşlemeye Bağlı Olarak Zaman Farklı Hissedilir
Zaman sadece bir sayı değil. Bir deneyim. Trafikte bekleyen bir dakika, bir arkadaşla gülerkenki bir dakikadan daha uzun hissedilebilir. Bilim insanları bunu inceledi ve beynimizin zamanı dikkat ve duyguya göre takip ettiğini buldu.
Stresli veya sıkılmışsanız, zaman yavaşlar. Odaklanmış veya mutluysanız, zaman uçup gider. Bu yüzden okulda bir saat sonsuz gibi gelebilir, ama hafta sonu gezisi beş saniye gibi sona erer.
Başka Kültürler Zamanı Farklı Deneyimliyor Mu?
Herkes zamanı aynı şekilde görmez. Bazı kültürler geleceği önlerinde, bazıları ise arkasında hayal eder. Bazı dillerde zaman soldan sağa akar. Diğerlerinde dikey veya hatta daireler halinde akıyor.
Ve sonra insanların onu nasıl yaşadığı var. Bazı kültürler dakikada tam olmak ister. Diğerleri zamanı daha akışkan tutar. Hiçbiri yanlış değil. Sadece aynı görünmez nehirde farklı yollarla ilerliyorlar.
Zaman Gerçek mi Yoksa Sadece Anlattığımız Bir Hikaye mi?
Bu, kime sorduğunuza bağlı. Bir fizikçi için zaman hareket ve uzayla bağlıdır. Bir filozof için, sadece zihinsel bir çerçevedir. Bir çocuk için, şu an ile doğum günü arasındaki şeydir. Bir hasta için, iyileşme yolundaki mesafedir.
Net olan şu ki, zaman hem ölçülebilir hem de kişiseldir. Atomik hassasiyetle sayabiliriz, ama yine de yağmurlu bir öğleden sonra kaybolmuş gibi hissedebiliriz. Her insanı bağlayan, ama kimsenin kontrol edemediği birkaç şeyden biridir.
Tutamayacağımız Şeylerin İçinden Hareket Etmek
Onu saklayamazsınız. Daha fazla satın alamazsınız. Ama hayatta olduğunuz her saniye onun içindesiniz. Zaman hareket, hafıza, değişimdir. Büyümemize, plan yapmamıza ve geriye bakmamıza yardımcı olur. İçinde yaşarsınız, ister saati izliyor olun, ister tamamen görmezden gelin.
Ve her şeye rağmen, tüm araçlarımıza ve teknolojimize rağmen, bu, daha çok hissettiğimiz, anlamaya çalıştığımız bir gizem olmaya devam ediyor.